15 Temmuz 2008 Salı

KoRn Kimdir?

Biografi:

1992�de L.A.P.D ve Sex-Art�ın birleşmesi sonucu oluşan KoRn, HipHop � Rap ile Progressive Rock-Metal müziğini harmanlayarak �Numetal� tarzını yaratırlar.Bu yeni müzik akımı o kadar çok tuttu ki , kendilerini KoRn�un çocukları olarak gören bir sürü alt gurup çıktı.
Bunların bir çoğunda KoRn�un simgesi olan �K�ve �R� harfeleri yer almaktaydı.(bknz Slipknot , Limp bizkit , Linkin Park) Türevlerinden KoRn�u ayıran en belirgin özellik müzik tonlarının oldukça koyu daha doğrusu ölü gibi olmalarıydı - tıpkı Black Sabbath gibi.KoRn sıradışıydı , KoRn alışılmamıştı onlar verdikleri mesajlarla bir çok hayranı olan ve bir o kadar aile tarafından da sevilmeyen bir guruptular.

Gurubumuz 1994�te ilk albümleri KoRn�u piyasaya sürer . Çok sert ve bir o kadarda insanları kışkırtan nefret dalgaları yayan bu albüm , genel olarak çok tutulmadı.Buna rağmen Blind gibi hitler KoRn�un kendine has bir hayran kitlesi yaratmasına yetti.

96�da �Life is Peach� debutunu çıkartan gurubun hit şarkısı A.D.i.D.A.S (All Day I Dream About Sex) ti.Bu şarkı hakkında bir çok olumsuz eleştiri vardı örneğin sponsorlarına yalakalık yapma amacıyla yapılmış olması gibi , neyse biz işin politik kısmıyla ilgilenmiyoruz.Sonuçta A.D.i.D.A.S o kadar çok popüler oldu ki KoRn bu şarkıya üç remix ten oluşan bi single albüm yapma gereği duydu.

İki yıl aradan sonra 3.debut albümleri olan �Follow The Leader� i çıkaran guruba bu albümde Ice Cube ve Fred Durst� te eşlik etmişti.Sonuç olarak bu albüm haftalarca Listbox�larda ��1��numarada kalır.Dahası �Freak On a Leash� videoları MTV�nin üç GRAMMY�si ile ödüllendirilir ve gurup tavan yapar.Onlar artık dünya çapında milyonlarca hayranı olan bir markaydılar ve bir marka olmanın gereklerini sonuna kadar kullandılar 98 sonlarında kendi festival organizasyonlarını kurdular.Bu festivalin adı �Famil Values� (Aile Değerleri) adını aldı.Ayrıca �Elementree� adında kendi müzik şirketlerini kurdular.�Follow The Leader� hakkında söylenmesi gereken çok önemli bir şey daha var � oda kanser hastası olan bi çoçuğun son dileğinin KoRn elemanlarıyla bir-iki dakikalık görüşme isteği.Buluşma saatler sürer ve �JUSTiN� ortaya çıkar.

99�da yayımlanan Issues�i ilk dinlediğinizde diğer üç albüme göre oldukça farklı olduğunu fark edeceksiniz.Bu albüm Jonathan�ın değimiyle KoRn�un başlangıçtan beri geçirdiği değişimi ifade ediyordu.

99�da yayımlanan Issues�i ilk dinlediğinizde diğer üç albüme göre oldukça farklı olduğunu fark edeceksiniz.Bu albüm Jonathan�ın değimiyle KoRn�un başlangıçtan beri geçirdiği değişimi ifade ediyordu.

Müzik otoritelerinin bu albüm hakkındaki genel düşünceleri vasatı aşmaz olarak nitelendiriliyordu ama Issues Listbox�lara 1 numaradan girdi ve KoRn�un en çok satan albümü olarak tarihe geçti.

2002 ve Untouchables ile KoRn beşinci kez karşımızda.Bu albüm her nekadar �melodram� bir sound�a sahip olsada yinede KoRn�un kendine has nefret anlayışının bir yansımasıydı.Son albümde de değişim devam etti.

.Daha sonra ise KoRn Tomb Raider Soundtrack'i Grammy adayı süpe şarkısı "did my time" ile süper bir dönüş yaptı.Ardından "Right Now" ve "Everything I've Known" single'ları albümün diğer gözdeleri oldular.Albümde KoRn'un şimdiye kadarki en ağır parçası "Break Some off" yoğun ilgi gördü KoRn fanlarından..2004 yılında ise tüm albümlerinden hit parçaları seçerek bir Greatest HitS yayınladılar.ve 2005 de Head dini sorunlrı öne sürerek gruptan ayrıldı.Şimdilerde ise Brian "head" Welch'siz KoRn birbirine sımsıkı bağlı bir şekilde yollarında ilerlemektedirler...

Grup Üyeleri:
DAVID SILVEIRA

Tam Adı: David Randall Silveira

Doğum Tarihi: 21 Eylül 1972

Doğum Yeri: San Leandro, California

Medeni Hali: Evli, David Jr adında bir oğlu ve Aurora adında bir kızı var.

Davul çalmaya dokuz yaşında başlayan David, Bakersfield'de büyür. Yapacak daha iyi bir şey bulamadığı için müziğe ilgi duymaya başlar ve bu ilgisi ona Lapd grubunda davul çalma yolunu açar. Ancak yaşça diğerlerinden küçüktür ve provalara annesi bırakıyordur onu, bu da epey bir alay konusu olur.

Shannon ile 1997'de evlenir ve karısının adını sırtına yazdırır. Bundan başka üç dövmesi daha var. Bir Cheshire kedisi, dilinden baget geçirilmiş bir adam ve 'Korn in Block' yazısıdır bunlar. Ayrıca imzalarında mutlaka bir köşeye de bir penis çizer. Yine grubun en utangaç elemanı olarak tanınıyor.

Calvin Klein reklamlarında modellik yapan David, kapağı Hollywood'a atmak konusunda da çok kararlı olduğunu her fırsatta dile getiriyor. Calvin Klein dışında bir de 26 RED giyim firmasıyla anlaşmalı ve onların da ürün tanıtımlarında boy gösteriyor.

KORN dışında bir çok yan projede yer alan David'in, Sepultura'nın Roots albümünde de çaldığı bilinir. Ama en büyük esin kaynaklarından biri de Bee Gees'dir. Ayrıca Suicidal Tendencies'den Mike Muir ile de çalışmaları var ve Orgy'yi de KORN'un plak şirketi Elementree'ye bağlayan yine David.


REGINALD 'FIELDY' ARVIZU

Tam Adı: Reginald Arvizu

Doğum Yeri: Bakersfield

Doğum Tarihi: 2 Kasım 1969

Medeni Hali: Evli ve İki Kızı var

Grubun alkoliği olarak tanınan Fieldy, fotoğraf çekimlerinde bile içkisini yanından ayırmıyor ve her fırsatta yudumlamayı ihmal etmiyor. Ayrıca tüm grup t-shirtlerini, çıkartmalarını ve yamalarını o tasarlıyor.

Bas soundunun davula yakın olduğunu söyleyen Fieldy, perküsyon tonunu yakaladığını ve slap tekniğini sevdiğini ekliyor. Primus grubunun efsane basçısı Les Claypool, onları ilk dinlediğinde davulu çift kroslu sanıyor ve gerçekten iyi olduklarını söylüyor ancak ikinci sesin Fieldy'nin bası olduğunu öğrendiğince oldukça şaşırıyor.

Palyaçoları sevdiğini söyleyen Fieldy'nin her iki kolunda da palyaço figürlü dövmeler var. Göbeğinde ise 'Life is Peachy' yazıyor. Bacağındaysa bir kadın fügürü bulunuyor. Klüp turlarının en çok beleş bira kısmını sevdiğini söyleyen Fieldy, içki ile ilgili antikaları toplamasıyla da tanınıyor. Boş zamanlarında Play Station oynamayı ve Mercedes'i ile gezmeyi seviyor.

Müzikal olarak ilham kaynağının west-coast hiphop'u olduğunu söylüyor ve genelde hiphop ritim ve soundlarından etkilendiğini ekliyor. "Follow the Leader" albümlerinin hazırlık aşamasında en çok Africa Bambaata ve Shaft dinlemiş. Prodüktörlük deneyimi de yaşamış ve Videodrone'un albümünde bu görevi üstlenmiş.

Lakabını yanaklarından alıyor. Önceleri ona 'Garf' derlermiş sonra bu 'Garfield'e dönüşmüş şimdi de Fieldy halini almış.

Issız bir adaya yanında götüreceği beş albüm ne olurdu sorusunu ise şu şekilde yanıtlıyor: "Follow the Leader", Chris Rock'ın komedi albümü, bulabileceği en geniş oldschool rap toplaması, Psycho Realm ve Erykah Badu konser albümü.


JONATHAN 'HIV' DAVIS

Tam adı: Jonathan Houseman Davis

Doğum tarihi: 18 Ocak 1971

Doğum Yeri: Bakersfield

Medeni Hali: Evli ve Nathan isimli bir oğlu var

Bakersfield'de büyüyen Jonathan ve kardeşi Mark, içmek, uyuşturucu ve seksten başka yapacak bir şeyin olmadığını söylüyorlar o yıllar için. Boşanmış bir ana-baba sayesinde sorunlu bir gençlik dönemi geçiren Jon, liseyi aynı zamanda Beavis ve Butthead'in de okulu olan Highland Lisesi'nde okuyor.

16 yaşında Kern County'de otopsi asistanı olarak bir morgda çalışmaya başlıyor.

'HIV' lakabını da, lise yıllarında ona FAGET diyen okul tayfasından alıyor. (faget: homoseksüel vb. İçin kullanılan argo bir terim) Bu lakabı kullanmak AIDS taşıdığı yolunda söylentilere yol açsa da bundan vazgeçmiyor, hatta koluna bir de dövmesini yaptırıyor. Piyano, gayda ve klarnet çalabilen Jonathan lise yıllarında tiyatro ile de ilgileniyor. Otopsi yapabilme lisansı olsa da müzik baskın geliyor ve Sex Art isimli bir grubun üyeleri arasına katılarak müzikal yolculuğunun ikinci bölümüne start veriyor. Yerel bir klüpte verdikleri bir konser sırasında MUNKY ve HEAD'in dikkatini çekmesinden kısa bir süre sonra kendini bir anda KORN'da buluyor.

Söz yazarlığıyla adından sıkça söz ettiren Jonathan, genellikle çevresindeki insanlardan ve kendi kişisel deneyimlerinden bahseden sözlere ağırlık veriyor. Özellikle de ilk albüm bunun esaslı bir kanıtı. 'Daddy' adlı şarkılarında kendi babasının ona cinsel tacizde bulunmasını anlattığı söylense de, o, bunun doğru olmadığını, cinsel tacize uğradığını ama bunu yapanın babası olmadığını söylüyor.

Kasım 1998'de 7 yıllık sevgilisi Renee ile evlenir ve ona unutamayacağı bir düğün anı yaşatır. Gelinin karşısına zırh içinde ve bir kral tacıyla çıkar.

Ayrıca Jonathan büyük bir Duran Duran hayranı. Sepultura, Orgy, Human Waste Project gibi grupların albümlerinde de konuk vokal olarak katılan Jon, çeşitli yan projelere de sürekli destek vererek hiç hız kesmeden müzik hayatını sürdürüyor.


JAMES 'MUNKY' SCHAFFER

Tam Adı: James Christian Schaffer

Doğum Tarihi: 6 Temmuz 1970

Doğum Yeri: Rosedale, California

Medeni Hali: Evli

Müzikal kariyerine üç tekerlekli motorsikletiyle geçirdiği bir kaza sonucu başlar. Bir partiye gitmek için evden gizlice çıkan Munky, motoru çalışmayınca tamir etmek ister ama parmağını kaptırır ve işaret parmağının bir parçası kopar. Doktor, parmağını yeniden kazanmak için egzersiz yapmasını tavsiye eder ve Munky gitar çalmaya bu vesile ile başlar. Çocukken çok yaramaz olan Munky için bu olay dönüm noktası olur. Gitar çalmayı Head ile beraber ilerleten Munky, Steve Vai ile arasında ruhsal bir bağ olduğuna inandığını söylüyor.

Sahnedeyken bambaşka birine dönüşen Munky, içindeki canavarın dışarı çıktığını ve ondan nefret ettiğini söylüyor. (Bir nevi Dr. Jeykll ve Mr. Hyde sendromu olsa gerek) Lapd, Korn'dan önceki grubudur ve bu gruba girmesinin ardında yatan sebebin uzun saçları olduğunu düşünüyor. Bu grupta Head, David ve Fieldy ile beraber çalarak Korn'un temellerini atarlar.

Sahnede eski püskü işçi tulumları giymeyi seven Munky, koyu bir Mr.Bungle (Faith No More'dan Mike Patton'un grubu) hayranı. Hatta Head ile kullandıkları bazı özel akorlara Mr. Bungle akorları adını vermişler. Yine Head ile beraber o da Ice-T'nin albümünde çalar. Lakabını ise İngilizce'de maymun anlamına gelen "monkey"den almış. Çünkü maymun ellerine benzeyen ayakları varmış

System Of A Down kimdir

System Of A Down grubunun ortaya çıkışı ;Serj Tankian ( vokal+keyboard) , Daron Malakian ( gitar+vokal ) ve Shavo Odadjian ( bass )´dan oluşan kadrosu ile 1993 yılında Soil adıyla çalmaya başlayan gurup daha sonra 1995´de Daron Malakian´ın bir şiirinden esinlenerek, System Of A Down adını alır.Daron´un gruba ilk düşündüğü isim ise Victims Of A Down'dır.Bu isim değişikliğinin nedenini ise ''System" kelimesinin daha yumuşak bir ifade olmasına bağlıyor Serj Tankian. Grubun bateristi John Dolmayan ise gruba daha sonra katılımıştır.Aralarında Dolmayan´ı da alan gurubun çıktığı Güney California turnesindeki canlı performansları büyük ilgi çeker. Dörtlünün Los Angeles'ta kısa zamanda elde ettiği şöhret, kaydettiği üç parçalık demo sayesinde ABD'nin sınırlarını aşıp Avrupa'ya kadar ulaştı.1997 yıılında Hollywood Viper Room´da çalarken Slayer, Red Hot Chili Peppers ve Johnny Cash´in de prodüktörü olan Rick Rubin tarafından keşfedilirler. İlk albümlerini de Haziran 1998´de yine Rubin´´in American Records şirketinden (Sony Music) çıkarırlar. Grup ile aynı adı taşıyan albüm özellikle Tankian´ın ilginç vokallerini ile öne çıkar ve Dünya çapında 850.000 satışa ulaşır. Gurubun müziği“alternatif metal ve programlanmış ritimlerin Doğu Avrupa etkileri ile harmanlanması” olarak yorumlanmıştır.Grubun en sessiz gözüken elemanı Odadjian kendilerini “Biz bir rap veya rock hareketi değiliz. Biz müzik yapan dört herifiz. Herhangi bir tarzın parçası değiliz. 1998´de ortaya çıkıverdik ve sadece SOAD müziği yapıyoruz” diye anlatıyor.Serj ise müzik tarzları ile ilgili olarak “Aynı kayıtları tekrar yaratmayacağız. Bir gurubun ilk kayıtlarının aynısı ile tekrar tekrar ortaya çıkmasından nefret ediyorum. Hissettiğim ve gidip satın alamayacağım müziği yapmak istedim.” diyerek özgün olmalarının ardındaki sırrı açıklıyor.

Metal ve biraz da caz öğeleri bulunduran, “eklektik” olan grup,müziklerini sistem karşıtı ve Ermeni kökenlerine dayandırdıkları sözlerin üzerine kurmuştur. Bu nedenle de Türkiye'den baya bir tepki almaktadır.Grup kısa sürede Family Values ve Ozzfest başta olmak üzere verdikleri konserler sayesinde ününü ve başarısını katlamıştır.Grubun asıl büyük adımı ise 2001 yılında çıkardıkları 'Toxicity' albümü ile geldi. Bu albümle ile adından övgüyle söz ettiren dörtlü, sadece müziğiyle değil, politik duyarlılığıyla da dikkatlerine üzerine çekti. SÖZDE Ermeni soykırımı propagandası yapmanın yanında dünyada süregelen savaş,açlık ve bunun gibi insan yaşamına olumsuz etki eden konuları sıkça işlediler parçalarında.Toxicity albümü için 30 kadar parça kaydeden grup bunların sadece 14'ünü albüme koydu.Çok geniş bir yelpazedeki konuların işlendiği albümde sosyo-politik konuları ele alan “The Prison Song” (Hapishane şarkısı), Tankian´ın “seri katil Charles Manson´ın gözünden dünyaya baktıklarını” söylediği “ATWA” (Air, Trees, Water, Animals – Hava, Ağaçlar, Su, Hayvanlar) ve şehirlerindeki kirlenmeyi anlattıkları “Toxicity” gibi şarkılar var. Ayrıca albümde gerek Türkiye´deki film müzikleri ve Sezen Aksu ile yaptığı işler, gerekse yurtdışındaki gurubu Night Ark ve Al DiMeola ve Chet Baker gibi cazcılar ile yaptığı işler ile tanınan Arto Tunçboyacıyan´ın boş bir kola şişesi ve su dolu bir kova çalarak katıldığı “isimsiz” bir kayıt da bulunuyor. Rolling Stone dergisindeki habere göre bu şarkı “Ermenilerin ölülerin ardından yaptıkları bir büyü”...Bu gizemli müzik bir çeşit Ermeni ağıtı olmakla birlikte "Arto" olarak biliniyor.

Rolling Stone, Q Magazine, Kerrang! ve Rocksound gibi dergilerde henüz piyasaya çıkmadan ses getiren albümü, Kerrang´dan Ben Myers “yılın metal albümü” ilan etmişti o zamanlar.Prodüktör Rubin “Kendilerini yeniden icat ettiler. Geçen sefere göre çok daha iyi ve büyük olmaya çabaladılar. Çok farklı yönlere ulaşabilmek için birçok şarkılar yazmaya çabaladılar. Albümün bu kadar uzun sürmesinin sebebi bu oldu.” diyor. Basçı Odadjian “Düzensiz zaman değişimleri var” diyor ve ekliyor “Albüm halen çok acaip. Biliyorum ki dinleyicileri kalabalıkları yukarı aşağı oynatacak şeye sahip. Ayrıca melodi de çok gelişti.” Rolling Stone´a göre çıkış albümünde bol bol “haykıran” Serj Tankian bu sefer “şarkı söylüyor”. Rubin “Onun muhteşem bir sesi olduğunu ve güzel söyleyebileceğini biliyordum. Vokallerin güzelliği aklımı başımdan aldı. Bu sert müziğe dünya standartlarında vokal yapıyor. Böyle bir vokalist daha yok.” diyor Tankian´ın için.

“Bu albüm piyasada tutulmasa bile iyi bir albüm” diyor Tankian. “Gerçek sanatın, ticari başarı ile alakası yoktur. Kayıtların satın alınması ikincil önem taşır. Yapılıp kaydedilmesidir önemli olan. Sonrasında onun birisi tarafından dinlenip alınması ikincil önem taşır.” Politik tavırları ve sistem karşıtı duruşları ile Rage Against The Machine´in (R.A.G.M.)´in boşalttığı tahta da aday gösteriliyorlar. Tankian gurubun internet sitesinden “Her kanalda aynı şeyleri görüyoruz. Bu çok tasarlanmış. Çok fazla filtrelenmiş” diye seslenerek duruşunu ortaya koyuyor. Ayrıca gurubun Ermeni köklerine bağlılıklarını da “War?” (Savaş) ve “P.L.U.C.K.” (Politically, Lying, Unholy, Cowardly Killers – Politik, Yalancı, Kutsal olmayan, Ödlek Katiller) gibi şarkılarının sözlerinde anayurtlarınıda yaşadıkları SÖZDE zulümlere çekilen perdeyi reddederek gösteriyorlar.

Toxicity albümü ile 2 platin plak ödülü alan grup Toxicity albümü için kaydedip bu albüme almadıkları parçalara Daron Malakian'ın yedi yıl önce yazdığı akustik parça Roulette'i de ekleyip Steal This Album adlı albümü çıkardılar(26 Kasım 2002).Serj Tankian 'Steal This Album!'deki parçalara iyi olmadıkları için değil, 'Toxicity'nin bütünlüğünü bozmamak için o albümde yer vermediklerini söylüyor.Bu albüm daha piyasaya çıkmadan aylar önce internette dolaşıyordu.Hatta bazı akıllılar çalınan parçaları aranjmanları yapılmamış halde Toxicity 2 adıyal korsan yollardan satışa bile sundular.Bu nedenle albümün ismi "Bu Albümü Çal" anlamına gelen "Steal This Album" oldu.Ayrıca albüm kartonetsiz, korsan CD gibi duran bir grafik tasarımıyla yayımlandı bu çalınma olayına bir tepki olarak.'F**k The System', 'A.D.D.'
(American Dream Disorder) gibi parçalarıyla dikkat çeken albüm, 'Toxicity' ile kıyaslandığında daha sert bir sound'a sahip.Albümde dikkat çeken diğer parçalar ise Ego Brain,Mr.Jack,Streamline ve tabii ki Daron'dan izler taşıyan Roulette.

Sürekli daha iyiyi yapıp tamamen özgün olmaya çalışan grup neredeyse yılın tamamını dünya çapında konserle geçirdikten sonra 4.full proje albümün kayıltlarına başladı.Bu sefer de ortaya çok fazla kayıt çıktığından duble albüm yayınlamaya karar verdiler.17 Mayıs 2005'te Mezmerize/Hypnotize adlı ikili projenin ilk bölümü Mezmerize piyasaya çıktı.Bu albümde eskiden farklı olan ve ilk göze çarpan değişiklik ise Daron Malakian'ın prodüktörlük yapmasının yanında kendine has sesini albümdeki parçalara katmış olması.Hatta bazı yorumlarda Daron'un Serj'in tahtına göz diktiği espirisi bile yapılmıştır.Mezmerize albümü toplam 1 parçadan oluşuyor.Albüm ve web sitesinde yer alan grafik tasarımları ise Daron'un babası Vartan Malakian imzası taşıyor.Bu albümde yine SOAD'ın alışılmış düzene karşı tepkiler,günlük yaşamdaki ve özellikle medyadaki yozlaşma ve tek düzelik,ölüm ve ölümden sonraki hayat temaları işleniyor.Kısa sürede dünya listelerinde üst sıralarda yer almayı başaran ve BYOB adlı single ve klibi yayınlayan grup ikinci klibi ve single'ı ise Question! adlı parçaya yaptı.

Grup geçtiğimiz aylarda MTV Avrupa 2005 Müzik Ödülleri'nde EN İYİ ALTERNATİF GRUP kategorisinde ödüle layık görüldü..22 Kasım'da Mezmerize / Hypnotize ikili projesinin ikinci parçasını oluşturan Hypnotize albümü piyasaya çıkardılar.Bu albümden çıkan ilk single da albümle aynı adı taşıyan parçadan çıktı.Yine bu parçaya konser performansı üstüne eklenen animasyonlarla zenginleştirilen bir klip çekildi.

Türkiye'de çok fazla hayranı olan grubun SÖZDE Ermeni soykırımına yaptıkları maddi manevi destekten dolayı seveni olduğu gibi sevmeyeni de çok fazla.Ama bu önyargı ve nefretin oluşma nedenlerinden en önemlisi ise kulaktan kulağa dolaşa dolaşa herkesin her yorumda kendi kafasından yalan bazı yorumlar eklediği "Türkler ve köpekler giremez" ve "bayrak yakma" vakalarıdır.Bu eylemlerin ikisinin de yapılmadığını Serj Tankian ve diğer grup üyeleri röportajlarında açıklamışlardır.Ayrıca Türklere düşman olmadıklarını sadece Türk Hükümeti'nin SÖZDE soykırımı reddetmesine tepkili olduklarını dile getirmişlerdir.Geçmişte Slayer'ın alt grubu olarak turnelerde yer alan grup Türkiye'ye gelmeyi sahnede kendilerine ve söyleyecekleri parçalara kısıtlamalar getirileceği gerekçesiyle reddetmiş ve Türkiye'ye gelmemişlerdir.Ama gün geçtikçe Türkiye'de katlanarak artan hayran kitlesine bu gidişle HAYIR diyemeyecekler...

DİĞER PROJELER

Grubun vokali Serj Tankian'ın Türkiye'de de tanınan Ermeni sanatçı Arto Tunçboyacıyanla birlikte yaptığı SerArt adlı bir çalışması var.Chet Baker, Al DiMeola, Joe Zawinul ve Paul Winter gibi önemli müzisyenlerle birlikte çalışan Arto Tunçboyaciyan, Tankian ile 2000 yılında Armenian Music Award'da tanıştı. Arkadaşlıkları ilerleyen ikili ilk müzikal birlikteliğini System of a Down'ın 'Toxicity' albümünde gerçekleştirmişti.
İkilinin kendi prodüktörlüğünde kaydettiği ilk albümü, Serj Tankian'ın kurduğu Serjical Strike Records etiketiyle piyasaya çıktı.. Ortadoğu melodileri, Afrika ritimleri ve perküsyonla süslü klasik motiflerle dolu albüm, 12 dakikalık özel bir DVD hediyesi içeriyor.

Ayrıca grubun solisti Serj Tankian'ın eski Rage Against The Machine üyesi, Audioslave'den Tom Morello ile birlikte kurduğu 'Axis Of Justice' da yine dünya üzerindeki insan hayatını olumsuz etkileyen savaş,açlık,sömürgecilik gibi konularda çalışmaları da bulunuyor.

Grubun gitaristi Daron Malakian ise 2005'te bir derginin yaptığı araştırmada Dünya'nın en iyi gitaristleri listesinde 7.sırada yer almayı başardı.Görüldüğü gibi grup elemanları müzik dışında da çok yetenekli.Shavo Odadjian ise SOAD kliplerinin yegane yaratıcısı olarak biliniyor.Toxicity albümündeki Aerials ve son albüm Mezmerize'daki Question kliplerinin co-prodüksiyonunu Shavo Odadjian yaptı.

Dracula 2000 filmi için yaptıkları “Metro”, Blair Cadısı 2 için yaptıkları “Mind” (Akıl) ve Scream 3´deki “Spiders” (Örümcekler) gibi şarkıları SOAD'ı tanımayanlar tarafından da çok seviliyor.

(Slipknot Kimdir?

Nerdeyse 10 yıldır kendi yarattıkları tarzla ortalığı karıstıran Slipknot'ın biyografisininde basit ve kısa olması beklenemez açıkçası bende nerden başlıycağımı tam kestiremiyorum ama sanırım gruubn ilk fikir temellerinin atıldığı 1995 yılından başlasak hiç fena olmaz.Grubun kurucusu olarak Shawn ve yakın arkadaşı Paul'un adını verebiliriz.Shawn(#6) o sıralarda Welder grubunda baget sallamaktaydı, Paul(#2)ise Anal Blast grubunun bassistiydi.Bu iki adamın Slipknot ile ilgili plnalarının ortak oluşu grubun kuruluş donemının hızla geçilmesini sağladı.Baterist olarak Paul'un Anal Blast'tan grup arkadaşı Joey(#1)en uygun isimdi.Ardından gitaristler Mick Thompson(#7) ve daha sonra gruptan ayrılacak olan Josh(#4) gruba dahil oldu.Son olarak Vokalist olarak Anders ve sampler olarakta Craig gruba dahil oldu.İlk olarak Des Moines(slipknot'n kasabası) ve çevre kasabalarda çalmaya başladılar.B1r yıl süren çalışmaların ardından 1996da 'Mate feed Kill Repeat' isimli demo piyasaya çıktı.Bu demo sadece 2000 adet çoğaltıldı ve Slipknot' tarafından bazı plak şirketlerine ,arkadaşlarına ,bazı bar ve radyo istasyonlarına gönderildi.Kısa sürede Slipknot'ın bu albümü radyolar en sık tekrarlanan albüm oldu. Anders'la grubun uyuçmazlıkları üzerine (daha fazla ayrıntı için Ex-members/Anders'a bakabilirsin)vokalist olarak gruba Corey dahil oldu.Hatta Corey gruba girmesi için joey ve Shawn'ın şu sözlerinin etkili olduğunu söylüyor:"Eğer bizim grubumuza girmezsen seni kıçını feci şekilde tekmelerim"[Resim]..Corey'in gelmesi grupta iyiye doğru değişimlerin başlangıcı oldu öncelikle tarzda olarak Endüstriyel Metal kayma ve Shawn'ın önderliğini yaptığı tulum ve maskeler bütün grup tarafından kullanılmaya başlanır.Önceleri grup çalışmalarında Shawn palyanço maskesi takıyordu zaten ama artık bütün grup üyelerinde kendi yaptıkları maskeler ve tulumlar vardı. Gruba Corey dan sonra da yeni üyeler dahil oldu.Dj Sid wilson ve perküsyonist Cuddles gruba katılanlardan.Grup istedikleri müziği oluşturdukları için artık bu zehirin bütün dünyaya bulaştırılması gerekiyordu çünkü des moines zaten slipknot tarafından hastalıklı bölge haline gelmişti.Bütün dünyanın Slipknot'tan haberdar olması için turne ayarlanıyordu ancak bu sırada Josh ailesinden ayrılamıyacagını söylerek gruptan ayrıldı ve yerini James Root'a bıraktı.Ardından benzeri b1r yol ayrımı perküsyonist Cuddles ile de oldu ve Cuddles yerine Chris Fehn gruba dahil oldu. Grup bu eleman kayıplarından olabileceği en iyi şekilde çıkar ve artık slipknot için engellenemez yükseliş başlar.KoRn ve Limp Bizkit'in Brainman'ı Ross Robinson yeni bi grup ararken, tavsiyeler üzerinde Slipknot'ı dinlemek için Iowaya gider ve grubun canlı performasnında fazlasıyla etkılenerek gruba albümlerini yapmak istediklerini söyler,Slipknot çoğu büyük firmadan teklif almasına ragmen Ross Robinson teklifi kabul ederek.Roadrunner Records'un alt firması olan I Am Records'la 1997 Yılında anlaşma imzalar.Bu arada küçük bir söylentiyi vermek isityorum Climb(tanımayan var mı?)'ın yurt dışında verdiği konserlerin birinde izleyenler arasında Ross Robinson'da bulunuyormuş ve konser bitiminde Climb'a şarkılarını çok iyi olduğunu söylemeye ve hatta albüm teklifi yapmak için gittiğinde grup Ross Robinsonu tanımamış ve adamı pek ciddiye almamışlar.Ross Robinson'da Climb'tan vazgecerek,o gece çıkan diger bi grupla anlaşma imzalamış.hangi grupla mı.......sır olarak kalsın!...Roadrunnerrecords'un sitesindeki anlaşmalı oldugu gruplardan b1ri... Ross Robinson,Slipknot'ı bağladıktan sonra albüm kayıtları başladı. Californiya-Malibu'da ki Indigo Çiftliğinde(adı böyle ama normalde büyük bi kayıt stüdyosu... Roadrunnerrecords'un bünyesinde bulunan çoğu grup album kayıtlarını bu Stüdyolarda yapıyomuş!) şarkılar kaydedilmeye başlanır Grup albümün kayıt ve çoğaltım aşamasını 1999 yılında tamamlıyor ve tarih 29 haziranı gösterdiğinde Slipknot için kartvizit görevi gören ve çoğumuzun Slipknot'ı tanıdığı albüm olan Slipknot - Slipknot piyasaya çıkar.Corey Taylor'ın planladıgı bütün dünyaya Slipknot virüsünü bulaştırma fikri başarıyla devam etmektedir öncelikle butun USA ardından geri kalan heryer yavas yavas Slipknot'tan haberdar olmaya başlamıstır hatta grup ilk fanlarını olusturmaya çoktan başlamıstır!.Grup ilk çıkışlarını albumun çıktığı 1999 yılında Ozzfest'i karıştırarak yapar.Maskeler ,tulumlar ve sahnedeki çılgın ve dehset şovları + agresif ve öfke yüklü şarkılarını da ekleyince, o yıl sağlam Headliner'lar olmasına ragmen akılda asıl kalan grup Slipknot olur.Çok geçmeden grup 'Altın Plak' ve sonrada 'Platin Plak'ı alır.Bu sadece başlangıçtır , devamında Rolling Stone tarafından "Hakkında En Çok Konuşulan Grup" ilan edinildikten sonra Billboard Heatseekers listelerinde 1 numaraya çıkarlar. Bir buçuk yıl süren dünya turnesinden geri döndüklerinde bir çok Rock-Alternative radyosununda zirvesini ziyaret etmiş durumdadırlar. Hard Drive dergisi "Son On Yılın En İyi Canlı Performans Grubu", Kerrang! dergisi ise okuyucu oylarıyla "En İyi Uluslararası Canlı Performans Ödülü"nü layık görür. Birçok turne ve turların ardından Slipknot tekrar stüdyoya kapanır ve yeni album kayıtlarına girer.Böyle iyi b1r başlangıcın devamını getirmek zor olmasına rağmen ,Slipknot stüdyodan ,kimseni hakkınd akötü bi söz söyleyemeyeceği 'IOWA' albümü çıkartır.Bu 'Slipknot çıktığı yer olan 'ıowa'ya bir vefa bocu mudur yoksa 'IOWA'ya olan öfkelerinin dışa vurumumudur bilinmez....Iowa albümüde en çok satan albüm listelerine ilk b5şte girerek diğer grupların ciddi bi saldırıya uğrayacaklarını gösterir.... ardından çıkarılan Disasterpiecec dvd'si grubun sahne performasnın ne kadar kışkırtıcı ve yıkıcı olduğunu en iyi kanıtı olur.Core sahne performansları ile iligili:'Konserlerde mutlaka bizi izleyen yeni insnalar vardır ve bizde mümkün olduğunca onların aklında kalmak istiyoruz!:..güzel bir neden!:... Grup çıktığı turnelerin ardından tatil için dinlenmeye çekilirken,Corey Taylor eski grubuyla Stone Sourla ,Joey Jordison'da Murderdolls'u kurarak tatilde boş durmayıp ev ödevlerini sunuyorlar!:.. .......ve bugun Slipknot 4 albümleri Vol: Subliminal Verses ile 9 yıl önce başladıkları yükselişi en uç noktasını işaret ediyorlar.Haklarında dağılıyorlar, bu slipknot son albumu gibi yorumlar çıksada hala ilk günkü sertliklerinden hiçbirşey kaybetmeden ve yanlarına sayısı hergecen gün artan bir fan kitlesiyle bütün dünyayı Slipknot virüsü ile hasta etmeye devam ediyorlar.....

Pentagram kimdir?

PENTAGRAM BİYOGRAFİ

Pentagram'ın kurucu üyeleri Hakan Utangaç ve Cenk Ünnü'nün, müzik hayatına ilk başlangıçları, Kenan Bozoğlu'nun da aralarında bulunduğu bir üçlü olarak Bursa'da bir lise grubu kurdukları döneme raslar. 1984 yılında kurulan grubun adı, "THUNDERS" dır. 1986 yılına gelindiğinde ise, Cenk Ünnü ve Hakan Utangaç, PENTAGRAM adlı yeni bir oluşumla karşımıza çıkarlar... Pentagram'ın temellerinin atıldığı bu ilk dönemde, grupta, Hakan Utangaç gitarist ve vokalistliği, Cenk Ünnü ise bateristliği üstlenmekteydi. Pentagram'ın bu kuruluş aşamasında bas gitaristliği ise, ikilinin, "Kaan" adlı bir arkadaşları üstlenmişti. Tarihler 1987 yılını gösterdiğinde, Pentagram grubuna, bas gitarist olarak Tarkan GÖZÜBÜYÜK katıldı. Sonrasında ise; solo gitarda harika işler çıkaran Ümit YILBAR'ın katılımıyla Pentagram grubunun kadrosu şekillenmiş oldu...

Grup, ilk ciddi sahne deneyimini, İstanbul Moda’ da, bir düğün salonunda yaşadı. Buradaki konserde , yaklaşık 200 kişilik bir izleyici grubuna seslenildi. Sahneyi, vokalistliğini Gökhan SEMİZ'in (Vitamin grubu vokalisti) üstlendiği AC/DC tarzında müzik yapan bir grupla paylaşmışlardı. Pentagram'ın bu konserde , 5 tane şarkı çalması planlanmıştı. Ancak, henüz beşinci şarkıya gelinmeden, masalar, sandalyeler kırıldı. Türkiye ilk kez trash speed metal müzikle tanışıyordu.Bu coşku içinde düğün salonunda kırılmadık masa, sandalye vs. kalmadı. Konser bittikten sonra; Pentagram üyeleri, düğün salonundaki hasardan dolayı oluşan zararı da karşılamak zorunda kaldılar. Bu konser daha sonra, “Efsane Moda Konseri” olarak hafızalara kazındı. Bu konseri, Cenk ÜNNÜ şöyle anlatıyor:

” O yıllarda şimdiki kadar rock - metal dinleyen insanlar çok çok azdı. Öyle 14 -15 kişi bir araya gelip beraber müzik dinlerdik, müzik yapmaya çalışırdık genellikle. Bakırköy tayfası, Avcılar tayfası gibi kodlamalar vardı. Üstümüze o zamana göre çok ters sayılacak şeyler giyerdik; bilekliklerimizi kendimiz hazırlardık Mercan'dan piramitler alıp. Çok laf yedik, tepki çektik. Öyle bir dönemdi, hatta kolsuz t-shirt giymenin bile homosexüellik sayıldığı yıllardı.Sonra Rambo çıktı da insanlar alıştılar buna, 1980'ler güzeldi ama Türkiye için zor yıllardı. Dünya' da da heavy metalin sıçrama yaptığı; enstrümanların kalitesinin arttığı heavy metalin en güzel günlerini yaşadığı dönemlerdi. Türkiye' de, devrim sonrası, yasakların olduğu; insanlara yapılan baskıların getirmiş olduğu stres ve zorlukları yaşadık bizler. Öyle bir nesil olarak yetiştik...

İlk konserimizi Moda'da verdik bir düğün salonunda. O zamanlar eski Vitamin grubunun solisti Gökhan vardı ( Allah rahmet eylesin trafik kazasında öldü...) İşte, onun vokal yaptığı şu an ismini hatırlayamadığım AC/DC tarzında Türkçe sözlü müzik yapan bir gruba konuk olduk. 5 parça çalıp inecektik ama biz daha 5. parçaya gelemeden birden her şey yıkıldı salonda. Sandalyeler, masalar her şey kırıldı. Türkiye'de verilen ilk speed metal konseriydi ve yaklaşık 150 -200 kişi koskoca düğün salonunu yıkmıştı. Daha sonra düğün salonun sahibi geldi "ne oluyor" filan dedi. Yine biz ödemek zorunda kaldık kırılanların masraflarını..."


Bu dönemde, Pentagram, ilk albümlerini çıkarmak için çalışmalara başlamıştı. Açık Hava tiyatrosunda verdikleri konser sonrası, solo gitarist Ümit YILBAR, grupla yollarını ayırdı.Yeni bir solo gitarist arayışına giren grup, Ümit YILBAR’ dan boşalan yere, solo tekniği çok gelişmiş olan Murat NET’ i getirdi. Kadro tamamlandıktan sonra, albüm kayıtlarına başladılar. Albümün kayıt aşaması yaklaşık 10 ay sürdü. 1990 yılında, NEPA Müzik etiketiyle “PENTAGRAM” albümü, müzik piyasasındaki yerini aldı.Grup, yurtdışında da, adından söz ettirebilmeyi hedefliyordu; bu nedenle, albümdeki şarkıların tamamı İngilizce sözlüydü. Albümün kapak tasarımı ise; yarışma sonucu belirlenmişti. Yarışmaya katılan 120 adet kapak resminin arasından, Tunç ÖRER isimli katılımcının eseri olan bir suluboya çalışma, kapak resmi olarak seçilmişti. Albümde; "Intro (Wreck), Rotten Dogs, Mephistopheles, Metal Not Dead, Los Magandos, Asharoth, Bloody Gilliotine, Powerstage, Dimensions Of Death, Pentagram ve Deceptive Bells" şarkıları yer alıyordu. Özellikle, "Rotten Dogs ve Powerstage" şarkıları, hit oldu. Powerstage şarkısı, Pentagram severlere ithaf edilmişti ve kurulan fan kulübe “Powerstage” adı verilmişti.Albüm satışları çok iyi gitmeye başladı. İlk olarak 5.000 adet basılan albüme olan yoğun talepten dolayı, albümün ikinci basımı da yapıldı. Yaklaşık 30.000 adet satan albüm, metal müzik tarzında bir rekora imza atmıştı.

Grup, bu ilk albümle birlikte bir çok konsere çıktı. Bu konserler de çok başarılı geçiyordu. Konser kayıtlarından oluşan bir albüm çıkarma fikri oluştu ve çok geçmeden bu fikir, meyvasını da verdi. Konser kayıtlarından oluşan, “Live At The Trail” albümü yayınlandı. Bu albümde, vokalistliğe Bartu TOPBAŞ ve solo gitardan ayrılan Murat NET’ in yerine de, yine bu işte ustalaşmış bir isim olan Demir DEMİRKAN'ın geldiğini görüyoruz. Albüm kapağında, Pentagram logosunun altında dikenli teller ve Mosh işareti yapan Pentagram severlerin resmi vardı. Bu albümde ise; "Trail Blazer (Enstrümantal), Rotten Dogs, Peace Sells (Megadeth cover), Mephistopheles, Brain On The Wall (Los Magandos isimli şarkının devamı niteliğinde), Rotten Dogs (Kolombiya’da bir rock programının yayınında Pentagram anlatılıyor ve sonrasında Rotten Dogs çalıyor), Anarchy in the Uk (Sex Pistols cover), Powerstage" şarkıları yer alıyordu.

Pentagram, bir çok konser verdikten sonra, 1992 yılında NUCLEAR BLAST firması etiketiyle “TRAIL BLAZER” albümüyle müzik piyasasındaki yerini aldı. Grup, bu albümün hazırlıklarına başlamadan tekrar kadro değişikliğine gitti ve İsveç’ e giden Bartu TOPBAŞ’ ın yerine, vokalist olarak Ogün SANLISOY getirildi. İlk albümde olduğu gibi, bu albümde de şarkıların hepsi İngilizce sözlüydü.Bu albümle birlikte, grup kendi stillerini, müzik piyasasına iyice benimsetmeye başlamıştı. Albümün kapak tasarımı bu sefer daha sadeydi. Kartonette, sadece, alışılmış Pentagram logosu ve albüm ismi yer alıyordu. Albümde; "Secret Misilse, Living On Lies, Trail Blazer (Enstrümantal), Vita Es Morte, Fly Forever, Time Bomb, Over The Line, The Planet, Brain On The Wall, No One Wins The Fight, Vita Es Morte (Live) ve Powerstage (Live)" şarkıları yer alıyordu. Bu albümde işlenen genel tema, anti-militarizm; dünyadaki kötü gidişe ve savaşlara karşı isyan etme fikriydi. Yeni albümle birlikte, yine bir çok konsere çıktılar.

1995 yılında, Demir DEMİRKAN gruptan ayrılarak Amerika’ ya gitti. Sonrasında ise; vokalistliği yürüten Ogün SANLISOY, solo albüm çalışmaları yapmak istediği için gruptan ayrıldı. Vokale; Sawdust ve Cherooke gruplarında solistlik yapmakta olan Murat İLKAN getirildi. Bu sırada, 2 senelik bir ayrılığın ardından; Demir DEMİRKAN gruba geri döndü.

Pentagram, yeni bir albüm çıkartmak istiyordu ve bunun için Türkiye’ de faaliyet gösteren Raks Müzik firmasıyla iki adet albüm hazırlamak için anlaşma imzalandı. Raks Müzik stüdyosunda albüm hazırlıklarına başlandı. Hazırlanan albümün mix’ lerini Charles TURKMEN yaptı. Steve Smart isimli bir başka yapımcı ise; Avustralya’ da albümün son hazırlıklarını tamamladı. 1997 yılına geldiklerinde, yeni albümleri olan “ANATOLIA”piyasaya sürüldü. Albüm, 13 şarkıdan oluşuyordu ve grup; tarihinlerinde bir ilke imza atarak bu albümde 3 tane Türkçe sözlü şarkıya yer vermişti. Uzun süredir müzik piyasasının içinde olan grup, bu albümle satış rekorları kırdı. Bu albümde, kendi metal soundlarının üzerinde Anadolu ezgileri de göze çarpıyordu. Albümde; "1000 In The Eastland, Anatolia (İngilizce versiyon), Dark Is The Sunlight, Gündüz Gece (Aşık Veysel cover), Stand To Fall, Give Me Something To Kill The Pain, Welcome The End, Anatolia (Türkçe versiyon), On The Run, Time (Enstrümantal), Behind The Veil, Fall Of Hero ve Sonsuz" şarkıları yer alıyordu. Bu albümle birlikte, ilk kez Pentagram seyircisiyle tanışan Murat İLKAN, başarılı vokaliyle dikkat çekti ve kendini sevdirdi.

Albümün ardından grup, çeşitli konserlere çıktı. Bu konserlerden en çok ses getireni olan "Açık Hava Konseri" ni albüm haline getirdiler. 1999 yılında çıkan bu Live albümün adı; konserdeki coşkulu Pentagram fanlarının hep birlikte “Popçular Dışarı” diye bağırmalarıyla kendiliğinden oluşmuştu ve böylelikle albümün adı, “Popçular Dışarı” oldu. Bu albüm, Pentagram'ın söylemiyle, Türkiye'de 4. bir kuvvet haline gelen "medya" ya ithaf ediliyordu... Albümün kapağına da, bolluk ve bereketi simgeleyen "Bereket Tanrısı" heykelinin bir resmi konulmuştu. Bu live albümde; "Intro, Before The Veil, Behind The Veil, Welcome The End, No One Wins The Fight, G.S.T.K.P., Vita Es Morte, Gündüz Gece, Black Magic (Slayer cover), Rotten Dogs, 999 (Enstrümantal), 1000 In The Eastland ve Anatolia (Türkçe versiyon)" şarkıları yer alıyordu.

Bu albüm çıktıktan sonra, solo işler yapmak isteyen Demir DEMİRKAN gruptan ayrıldı. Demir Demirkan'ın ayrılmasıyla oluşan boşluğu, aynı zamanda grubun gitar teknisyenliğini de yapmakta olan Onur PAMUKÇU doldurdu.Bu kadroyla, değişik konserlere çıkan grup, 1999 yılında Kemancı Rock Bar’ da konser vermeyi planlamıştı; fakat konsere birkaç gün kala ülkemizin yaşadığı deprem felaketi nedeniyle konser iptal edildi. Bir süre duraklama dönemine giren grup, yaşanan deprem nedeniyle ülkemize gelen, içinde ABD Başkanı Bill CLINTON ve bir çok devlet başkanının bulunduğu bir seyirci topluluğuna karşı, 12 Kasım 1999’ da Lütfü Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’ nda “Gündüz Gece” parçasını çalarak, devlet başkanlarını, tabir-i câizse coşturmuştu.

Ancak, o günlerde, Pentagram adına olumlu sayılabilecek bu gelişmelerin yanısıra, Türkiye gündeminden kaynaklanan olumsuzluklar da yaşanmaktaydı. Yine o dönemlerde, ülke gündemini işgal eden , “Satanizm” olaylarından, "Pentagram" isminden ve toplumdaki önyargılardan dolayı en fazla etkilenen ve haksız suçlamalara hedef olan da, Pentagram grubu oldu...

Tam da bu sıralarda, EP çıkartmaya karar verildi. Askerlik görevlerini tamamlayan grup elemanları, 2000 yılında NOISE RECORD müzik şirketiyle 4 albümlük bir anlaşma imzaladı. Türkiye’ de çıkacak olan albümleri için ise; BÖCEK yapımı tercih ettiler. Grup, EP’ yi çıkartmak için hazırlıklara başladı. Çıkartacakları EP’ yi albüme dönüştürme fikri oluştu ve sonrasında ise 2 albüm çıkarmak istediler. Bu albümlerden biri Türkçe sözlü, diğeri ise; İngilizce sözlü olacaktı. Bu arada gruba, Metin TÜRKCAN katıldı. 2000 yılında prodüktör Charles TURKMEN’ le birlikte albüm hazırlıklarına başlandı. Albümün kayıtları Yunanistan’ da bulunan Sierra Studios’ ta yapılırken; bir yandan da albüm, İstanbul’ da bulunan grubun kendi stüdyosunda son şeklini alıyordu. 2001 yılının sonlarına doğru “UNSPOKEN” isimli yeni albümleri müzik piyasasındaki yerini aldı. Yurt dışına da gönderilecek olan bu albüm için, ilk albümden bu yana, grubun adı olan Pentagram üzerinde de çeşitli değişiklikler yapıldı. Çünkü, yurt dışında da aynı isimli bir grup vardı ve bundan dolayı, bir karışıklığın oluşmasına meydan vermemek için, önce, grubun ismi "The Pentagram" olarak değiştirildi, ancak daha sonra bu yeterli görülmeyip, sadece yurtdışında kullanılmak üzere, “Mezarkabul” adı seçildi. Bundan sonra, Türkiye’ de Pentagram, yurt dışında ise; Mezarkabul adıyla yer anılacaklardı... Albüm; "We Come From Now Here, In Esir Like An Eagle, Unspoken, Lions In A Cage, For The One Unchancing, Mezarkabul (Enstrümantal), Take My Time, Pain, Puratu, This Too Will Pass ve For Those Who Died Alone (Enstrümantal)" şarkılarından oluşuyordu. 2002 yılında ise, daha önceden karar verdikleri Türkçe sözlü albüm, BÖCEK yapımla “BİR” adı altında albüm raflarındaki yerini aldı. Albümde; "Tigris (Enstrümantal), Bir, Şeytan Bunun Neresinde, Bu Alemi Gören Sensin (Aşık Veysel Cover), Mezarkabul (Enstrümantal), Sır, Kam (enstrümantal), Ölümlü ve F.T.W.D.A. (Enstrümantal)" şarkıları yer alıyordu. Tamamen Türkçe sözlü olan bu albümle birlikte, grup yine bir ilke imza attı. Yeni albümle birlikte çeşitli konserlere ve televizyon programlarına çıkan grup, bir süre sonra derin bir sessizliğe girerek, Pentagram fanlarını üzdü. Piyasada ve Pentagram severler arasında, "grup dağıldı" diye çeşitli söylentiler yayılıyordu. Grup üyelerinin hiçbirinden net bir açıklama da gelmediği için bir çok fan, grubun dağıldığını düşünüyordu.

Grup elemanları bu arada farklı işlerle yaşamlarını devam ettiriyorlardı.Cenk ÜNNÜ, kendisine ait olan Pena Müzik Evi’ ni işletiyordu. Hakan UTANGAÇ, piyasadaki pek çok müzisyenin video klip yönetmenliğini üstleniyor, grafik tasarımla ilgileniyor; diğer üç elemansa, müzik piyasasında kişisel çalışmalarıyla yollarına devam ediyorlardı. Tarkan GÖZÜBÜYÜK, prodüktör olarak; Murat İLKAN, Cem KÖKSAL’ a vokalist olarak ve Metin TÜRKCAN ise; hem Şebnem FERAH’ ın, hem de Ogün SANLISOY’ un solo gitaristliğini üstlenerek müzik piyasasındaydılar.Grup adına ise bir gelişme göze çarpmıyor ve haddinden fazla uzun süren bu sessizlik, Pentagram fanlarını iyice üzüyordu...

Pentagram bu suskunluğunu, geçtiğimiz günlerde bozdu, müjdeli bir haber, Pentagram fanlarını sevince ve heyecana boğdu!! Bu haber, 2006 yılının sonlarına doğru, Kasım ve Aralık aylarında verilmesi planlanan üç konser için, Pentagram'ın, tekrar stüdyoya kapanarak provalara başladığı şeklindeydi. En şaşırtıcı gelişme ise, eski bir Pentagram üyesi olan Demir DEMİRKAN'ın, yeniden gruba dahil olması ve provalara da diğer üyelerle birlikte katılması haberiydi. Pentagram'ın, bu konserlerden gelecek tepkilere göre yeni bir albüm çıkarma fikrine sıcak bakacağı ümidi de şu sıralar bütün Pentagram severlerin heyecanını ve merakını artıran bir etken... Pentagram fanlarının tek isteği, yaşanılan bunca zorluğun sonrasında hakkettikleri başarıyı yakalayan Pentagram'ın, uluslararası müzik platformunda da adını kabul ettirmesi...Şüphesiz ki, bu köklü ve başarılı Pentagram tarihine yakışan da budur.
HAKAN UTANGAÇ (Gitar & Vokal)

1965 yılında İstanbul'da doğdu. Aksaray Oruçgazi ilk ve orta okulunun ardından Pertevniyal Lisesi'ni bitirdi. Marmara Üniversitesi Sinema ve Televizyon bölümünden mezun oldu. 1986 da Cenk Ünnü ile beraber Pentagram'ı kurdu. Grupla beraber sayısız konser ve 6 albüm çalışmasına imza attı.

TARKAN GÖZÜBÜYÜK (Bas Gitar & Vokal)

1970 yılında Erzurum'da doğdu. İki yaşında Ailesi ile birlikte Bursa'ya taşındı. Özel İ.E. Ana-İlkokulu ve Bursa Anadolu Lisesi'ni bitirdi. Bilkent Üniversitesi Turizm ve Otelcilik Bölümde üç yıl, Bilkent Konservatuvarı Jazz Bölümünde dört yıl okudu. Şu anda Anadolu Üniversitesi Halkla ilişkiler bölümü öğrencisi. 1987 yılından beri Pentagram üyesi. Grupla beraber sayısız konser ve 6 albüm çalışması yaptı. 1995 te Özlem Tekin, 1996 da Şebnem Ferah, 1997 de Aşkın Nur Yengi albumlerinde müzik yönetmenliği yaptı.

MURAT İLKAN (Lead Vokal)

1971'de İzmir Karşıyaka'da doğdu. İlkokulu Hakimiyeti Milliye (Ulusal Egemenlik) İlkokulunda, Ortaokulu İzmir Fatih Kolejinde bitirdi. Bu süre içinde İzmir Devlet Konservatuarı Şan Bölümüne devam etti. 1986'da İstanbul'a taşındı. Kadıköy Kenan Evren Lisesi'ni bitirdi... Şefik Şekeroğlu, Adnan Polge, Belkıs Aran ve Ayşegül Sabuncu'dan özel şan dersleri aldı. Klasik Batı Müziği ve Klasik Türk Müziği korolarında yer aldı, konserler verdi. 1987'de SAWDUST grubunu kurdu. Toplulukla konserler verdi. TRT Altın Anten ve Kuşadası Altın Güvercin yarışmalarında dereceler aldı. Cherokee adlı grupla dört yıl çeşitli klüplerde çalıştı. 1995'te Pentagram'a katıldı. 1996'da grubun üçüncü albümü Anatolia'yı ve 2001'de grubun dört, beş ve altıncı albümleri olan Popçular Dışarı (Konser), Unspoken ve Bir adlı albümleri seslendirdi.

METİN TÜRKCAN (Gitar & Vokal)

1971 Karabük'te doğdu. İlk ve orta okulu Karabük'te, orta 3. sınıfı Kadıköy Anadolu'da okudu. İstanbul Üniversitesi Dericilik 2. sınıftan ayrıldı. 86'da Metafor grubunu kurdu.Murat İlkan ve Aykan İlkanla Beraber Cheroke grubunda çalmıştır yani bugünki Pentagram daki beraberlik ogünlere dayanmaktadır Bu gruptan sonra "Disgrace" diye bir grupta yer almıştır ve bu grupla birlikte "Discrazy" isimli bir albüm çıkartmışlardır.. Çok iyi bir rock gitaristidir..
"Pentagram"'ın "Trail Blazer" albümünde çalmıştır ve "Unspoken"'da uzun bi aradan sonra tekrar çalmıştır.. Geçtiğimiz yıl Alt Kemancı'da Pentagram'la birlikte uzun bir dönem sahne almışlardır ve ayrıca çeşitli yerlerde konserler vermişlerdir..

Özlem Tekin'in "herkes şanslı doğmuyor" adlı şarkısınının muhteşem düzenlemesi de Metin Türkcan'a aittir..

1997'den beri Şebnem Ferah'a sahnede eşlik etmektedir..

CENK ÜNNÜ (Davul & Vokal)

1967'de İstanbul'da doğdu. Aksaray Oruçgazi ilk ve ortaokulu ardından Pertevnihal Lisesi'ni bitirdi. İstanbul Üniversitesi Antropoloji bölümünden mezun oldu. 1986'da Hakan Utangaç ile beraber Pentagram'ı kurdu. Grupla beraber sayısız konser ve 6 albüm çalışması yaptı.

Evanescence kimdir

Evanescence

Grup Üyeleri
Mevcut Üyeler
  • Amy Lee - Vokal ve piyano
  • John LeCompt - Gitar
  • Rocky Gray - Bateri
  • Terry Balsamo - Gitar
  • Tim McCord - Bas Gitar
Eski Üyeler
  • Ben Moody - Gitar (Grubun kurucularından; Ekim 2003'de ayrıldı.)
  • David Hodges - Klavye (Aralık 2002'de ayrıldı.)
  • William Boyd - Bas Gitar
Biyografi
Evanescence 'duman gibi yok olmak' anlamına geliyor. Vokalde Amy Lee, gitarlarda Ben Moody'den oluşan grup ilk albümü "Fallen"'ı yayınladı. Peki o gerçekten ilk albümleri miydi? "Nasıl yani?" konusuna az sonra geçeceğiz. Arkansaslı grup, Amy'nin inanılmaz sesi ile diğer alternative-rock gruplarından ayrılıyor. Amy'ye göre grubun sırrı müziklerinin epik, dramatik ve karanlık olması. Belki de Amy'nin ta kendisi. Grubu kuran Amy ve Ben, çocukken yaz kampında tanışmışlar. Amy piyanoyla Meat Loaf'ın "I'd Do Anything For Love"ını çalarak oyalanıyormuş, Meat Loaf hayranı olan Ben hemen gidip tanışmış ve grup kurmaya o gün karar vermişler. Kendi çabaları ile yayınladıkları, CD yazıcı ile çoğalttıkları ilk EP'leri ile yerel olarak oldukça tanınmışlar. O albümü bugün 'komik' olarak nitelendiriyorlar. Arkasından ikinci EP "Whisper" ve 2001 yılında ilk albüm "Origin" gelmiş. Ancak kendilerine özel bir sebepten dolayı, bu albümü hiç yayınlanmamış saymak istiyorlarmış. Bu sebeple Amazon gibi yayınlarda ve resmi sitelerinde "Fallen", ilk albüm olarak görünmektedir. Grup "Fallen" albümüyle büyük bir kitleye ulaşmıştır. Grubun albümü 600.000 satıp Billboard ilk 10'a girmiştir. Cristian-Rock kitlesi tarafından çok sevilip başarı grafiği hızla yükselişe geçince bu kitleye hitap eden müzik marketlerinden toplatılmış. Amerika'da Hristiyan Rock şeklinde bir olgu vardır. Dini temalar işleyen gruplar büyük ilgi toplar. Sadece bu türe endekslenmiş plak dükkanları, radyolar ve festivaller var fakat grup üyeleri kendilerini gotik tarzını kabul etmedikleri gibi yalnız bu kitleye hitap ediyor durumuna gelmek istemedikleri için bu tür dükkanlardan albümlerini toplatma kararı almışlardır. Şarkılarda çoğunlukla aşk ve çaresizlikle birlikte karanlık temaları dikkati çekiyor. Evanescence piyasadaki diğer nu-metal veya goth gruplarından çok farklıdır. Grup:
"Öfke dolu gençlerin hazırladıkları, önceden paketlenerek satışa sunulmuş gibi duran çok albüm var piyasada Biz böyle değiliz. Bir görüntü satmaya çalışmıyoruz, sadece kalbimizdekileri yazıyoruz." diye açıklıyorlar.
Grup turnedeyken Ben Moody grubu terketmiştir. Bu bazıları için hayal kırıklığı yaratırken bazıları için de sevinç yaratmıştır! Ben Moody Avril Lavigne'ın bir ara gitaristliğini yaparken grup devam etme kararı alarak turneye kaldığı yerden devam etmiştir ve Ben Moody'nin yerine Cold grubunun gitaristi Terry Balsamo geçmiştir. 2004 yılının Kasım ayında unutulmaz Paris konseri görüntüleriyle oluşan "Anywhere But Home" adında bir konser albümü çıkarmışlardır.

Evanescence Hakkında Bazı Bilgiler
Everybody's Fool şarkısının yazılış nedeni; Bu şarkıda şu an 13-14 yaşlarındaki küçük kız kardeşi Lauri'den bahsediyor. Kimseyi kırmak istemediğini ama etrafta hep ahlaksız (daha kötü bir tabir vardı da neyse anlayın artık) bayan sanatçıların idollerin olduğunu, bunun kendisini deli ettiğini, kardeşinin bir zamanlar yoldan çıkmak üzere olduğunu, daha 8 yaşındayken o kadınlar gibi giyinmeye başladığını söylüyor. En sonunda ben de onunla konuştum ve bir şarkı yazdım diyor. Şarkının sadece Britney Spears'la ilgili olmadığını, bu camiadaki tüm insanlar için yazdığını, Hollywood'taki bütün şeylerin sahte olduğunu, mükemmel olduklarını sandıklarını, aslında hiçbirinin öyle olmadığını. Hepsinin sahte olduğunu ve birçok kız ve kadının imajlarını zedelediğni de ayrıca belirtiyor..
Ben Moody gruptan çıktı ve Avril'le çalışmaya başladı. Buraya kadarını çoğunuz bilirsiniz. Avril'in Nobody's Home parçasında Ben Moody'nin katkısı çokmuş. Asıl ilginç olan Anywhere But Home isminin Nobody's Home'a nispet olsun diye seçilmiş olması. Yani Ben "Evde kimse yok" diyor Amy de "Evden başka herhangi bir yerdeyim" diyor. Evanescence'in Whisper şarkısını hepimiz çok severiz. Şarkının sonlarında Amy "Don't close your eyes" diye başlayan nakaratı tekrarlarken arkadan bir grup daha doğrusu bir koro anlayamadığımız bir şeyler söyler. İşte orada şöyle demektedir:
"SERVATIS A PERICULUM, SERVATIS A MALEFICUM"
Bu LATİNCE söz sık sık tekrarlanır. İngilizce anlamı:
"SAVE US FROM DANGER, SAVE US FROM EVIL"
Türkçe karşılığı: "BİZİ TEHLİKELERDEN KORU, BİZİ ŞEYTANA KARŞI KORU"
Amy nin ölen kız kardeşine yazdığı şarkının ismi "HELLO". Hello şarkısı kendisi için çok önemli bir şarkıymış. "Çocukken bir kardeşim öldü, bu şarkı bir kız ya da erkek çocuğun erken yaşta ölümle tanışmasını anlatıyor.Yaşamak zorunda olduğum bir şey" diyor kendileri. Amy nin kardeşi öldüğünde 3 yaşındaydı.. Amy de 6 yaşındaydı... Kardeşi 1987 yılında doktorların açıklayamadığı bir hastalıktan öldü. Amy ile beraber büyüdüğünü tahmin edebilirsiniz heralde. Biri 6 biri 3 yaşında iki kardeş işte. Ölen kardeşinin fotoğrafını bulamazsın çünkü Amy annesi üzeleceği için ismini bile açıklamıyor... "Hello şarkısını dinleyin" diyor. Anywhere But Home'da da tüm Fallen şarkıları var ama Hello yok. Bunun sebebi albümün konser albümü olması ve Hello'yu Amy ölen kardeşine olan saygısından dolayı canlı performanslarda seslendirmemesi. Amy'nin ölen kardeşinin adı Bonnie. Geçirdiği hastalığın sonucu olarak sık sık hastalık nöbeti geçirirmiş. Bir gün annesi Bonnie'yi banyo yaptırırken bir ara yanından ayrılmak zorunda kalmış, tam bu sırada nöbet başlayınca küvetin içinde boğularak ölmüş. Olay sırasında Amy okuldaymış. Şarkıda Amy'nin okuldan eve gelişi ve yaşadığı bu korkunç olaya inanmakta zorluk çektiği anlatılıyor. Amy için "Hello" kuşkusuz özel bir şarkı. Konserlerde bu şarkıyı hiç söylemiyor aslında söyleyemiyor çünkü ne zaman söylemek istese ağlamaya başlıyor.
Amy'nin resmi olarak hiç yayınlanmayan "you" şarkısıyla ilgili ilginç söylentiler var bu arada. Şarkı Evanescence'a değil tamamen Amy'ye ait. Amy bu şarkının ailesi ve yakınlarına özel olduğu için hiç bir yerde yayınlanmasını istemiyor. Şarkının sözlerine gelince bu sitede ve birçok Türkçe sitede nakarat bölümünde "Lady marry me" diyor. Ama şarkının o bölümünde "Amy marry me" diyor gerçekte. Bu da beraberinde birçok soru işareti getiriyor.
Ben Moody ile Amy lise yıllarında sevgiliymiş ve nişanlanmışlar, sonra da ayrılmışlar. Ben Moody nin gruptan ayrılmasına sebep olarak da en çok bu faktör üzerinde konuşuldu. Yani Ben'in Amy'yi hala seviyor oluşu. Amy Ben ile olan ilişkisi hakkında hiç konuşmuyor, konuşmak istemiyor. Buna karşılık Ben'in nişanlandıktan sonra ayrılmalarına üzüldüğü hakkında birkaç açıklaması var. Herşey bir yaz kampıyla başlamış işte, grupla beraber aşk da başlamış demek ki. Beraber bir röportaj vermişlerdi. Amy, Moody için o benim bir tanem diyordu ve birbirlerinin gözlerine baktıklarında mutluluktan uçtuklarını düşünüyordum keşke birleşseler.

Hayko cepkin kimdir

Hayko Cepkin, (doğum 1978, İstanbul) ermeni asıllı TÜRK vatandaşı piyanist, müzisyen.

Liseden sonra 2 yıl mimar sinan üniversitesi'nde şan eğitimi aldı. 2 sene timur selçuk çağdaş müzik merkezi'nde şan, solfej ve armoni dersleri aldı. 1 sene akademi istanbul'da piyano eğitimi gördükten sonra profesyonel müzik yaşantısına 1997 yılında klavyeci olarak başladı.

Sırasıyla öztürk, Ogün Sanlısoy, Aylin Aslım, Koray Candemir ve Demir Demirkan gibi isimlerle sahneyi paylaştı. Çalıştığı isimlerin bazılarının albümlerinde de düzenlemeci kimliğiyle yer aldı. En son Murathan Mungan'ın söz vermiş şarkılar adlı albümünde aylin aslım'ın seslendirdiği "kimdi giden" adlı bir yeni türkü bestesi olan parçayı düzenledi. Bu sırada evinin odasında kaydettiği bestelerini hayata geçirme kararı aldı. 2005 yılı içinde "Sakin olmam lazım" adlı albümü ile alternatif müzik piyasasında yerini aldı.

Hayko Cepkin'in grubu gitarda Umut Töre,
bas gitarda Poyraz Kılıç ve
davulda Murat Cem Ergül'den oluşmaktadır.

Etiketler: